Paleolitik çağda kuzey Afrika'nın iklimi giderek kuraklaştı. Bu bölgede yaşayan insanlar Nil Vadisine ilerlemek zorunda kaldılar. Avcı Toplayıcı Modern insanlar Orta buzul çağına kadar yaşamlarını sürdürdüler. Böylece 12 bin yıl boyunca Nil Vadisi insanlık için yaşam alanlarından biri oldu. Nil vadisinin verimli toprakları bu bölgede yaşayan insanlara yerleşik tarım ekonomisi ve merkezi bir toplumsal yapı oluşmasına zemin hazırlamıştır. Bu bölgedeki gelişmeler uygarlık tarihinin temel yapı taşlarından bazılarını oluşturmuştur.
3000 Yıldan daha fazla olan Antik Mısır tarihini incelemek için bölümlere ayırmak gerekir.
Hanedanlık Öncesi Dönem MÖ 3150- 2686
Eski Krallık Dönemi MÖ 2686 –2181 (1. 6. hanedan)
Birinci ara dönem MÖ 2181–1991 (7. 10. hanedan)
Orta Krallık Dönemi MÖ 2134–1690 (11. 14. hanedan)
İkinci ara dönem MÖ 1674–1549 (15. 17. hanedan)
Yeni Krallık Dönemi MÖ 1674–1549 (18. 20. hanedan)
Üçüncü ara dönem MÖ 1069–653 (21. 26. hanedan)
Geç Hanedanlık Dönemi MÖ 672–332 (28. 30. hanedan)
Ptolemaios Hanedanı
Roma Dönemi
HANEDANLAR ÖNCESİ DÖNEM
Mısırdaki insanlar Paleolitik çağdan beri vardı. Bu dönemde mısırda toplumlar siyasi bir birlik sağlayamamıştı. İlk siyasi birliğin sağlama çalışmaları bu dönemin son yıllarında Afrika'nın kuzeyinde yer alan Nekhen (Hierakonpolis) merkezinde gerçekleşti.
Hanedanlık öncesi ve Erken Hanedanlık Dönemi'nde Mısırın ikimi bugünkünden daha az kuraktı. Mısır topraklarının geniş bir bölümü, toynaklı hayvan sürülerinin otladığı savanlarla kaplıydı. Flora ve Fauna (yaban hayatı), tüm bölgede çok daha hakimdi ve bu durum çok sayıda su kuşu türünününde yaşamasına olanak sağladı. Doğal olarak bu bölgede yaşayan insan toplulukları için avlanma yaygındı ve bu durum birçok hayvan türünün süreç içinde ilk kez bu bölgede evcilleştirilmesine olanak sağladı.
MÖ 5.500 Yıllarında Nil vadisinde yaşayan az bir insan topluluğu, tarım üzerinde etkili bir denetim, hayvan yetiştiriciliği, özgün çömlekçilik ve boncuk, tarak, bilezik gibi kişisel eşyalar yapımı olarak kendini gösteren bir dizi kültürel gelişme sağlamış bulunuyorlardı. Yukarı Mısır'daki bu kültürlerin en yüksek gelişme göstermiş olanı, Badari Kültürü, yüksek kalitede çömlekçiliği, taş aletleri ve bakır kullanımıyla bilinmektedir. Kuzey Mısır'da Badari Kültürünü, bir dizi teknolojik gelişme sağlayan Armatyan ve Gerzyan kültürleri izledi. Gerzyan zamanında Biblos sahili ve Filistin bölgesi ile temaslar kurulmaya başlandığı gösteren bulgular vardır.
Güney Mısır'da Badari Kültürü'ne benzer özellikler gösteren Naqada Kültürü, yaklaşık olarak MÖ 4.000 yıllarda Nil Vadisi boyunca yayılmaya başlamıştı. Hanedanlık öncesi Mısırlılar, Naqada 1. dönemi kadar eski tarihlerde, Etiyopya'dan kesici ve delici aletlerin yapımında kullanılmak üzere obsidyen madeni getirmekteydiler. 1.000 yıllık bir süre içinde Naqada Kültürü, birkaç küçük tarım toplumundan güçlü bir uygarlık yönünde gelişme gösterdi. Bu uygarlığın siyasi otoritesini temsil eden hükümdarlar, bölgede yaşayan tüm halk ve bölgenin kaynakları üzerinde bir hakimiyet kurdular. Naqada 3. hükümdarları, hükümranlıklarının etki alanını Nil boyunca Mısır'ın kuzeyine doğru geliştirirken önce Nekhen, daha sonra da Abidos gibi güç merkezleri oluşturdular. Ayrıca güneyde Nübye ile batıda Libya Çölü'nün vahalarıyla ve doğuda Doğu Akdeniz kültürleriyle ticari ilişkileri geliştirdiler.
Naqada Kültürü, artan gücünü ve seçkin bir sınıfın zenginliğini yansıtan birçok eşya üretmiştir. Bunlar arasında, boyanmış çömlekler, yüksek kalitede dekoratif taş vazolar, kozmetik paletler, altın Lapis lazuli ve Fildişi'nden yapılma mücevher sayılabilir. Ayrıca çok sonraları Mısır'ın Roma hakimiyeti döneminde yaygın olarak kullanılan çeşitli işlemeli içecek kapları, muskalar ve küçük heykelciklerin üretiminde kullanılacak olan seramik sırı olarak bilinen fayansı geliştirdiler. Hanedanlık öncesi dönemin son evresinde Naqada Kültürü, yazıyı kullanmaya başladı ki, bu yazı sistemi sonunda Eski Mısır dilini yazmak için Hiyeroglif sistemi geliştirildi.
Nekhen (Hierakanpolis)
Nekhen'de yaşayanlar diğer Mısır topluluklarına göre daha ileri bir kültüre sahiptiler. Dikdörtgen planlı evler yapıyor, seramik üretiyor ve küçük çapta değiş-tokuş ticareti yapıyorlardı. Ancak MÖ 3500 yıllarında meydana gelen iklim değişikliği nedeniyle Nekhen'liler Nil Nehri'nin taşkınlarına maruz kalan bölgelere inmek zorunda kaldılar.
Nekhen'i terk etmeyenler ise belli bir zenginliğe sahip olan seçkin sınıfıydı. Bu seçkin sınıfı göç eden toplulukları örgütlediler. Böylece sel sularını kontrol altında tutacak sulama projeleri gelişmeye başladı. Yani, sulu tarım ekonomisi keşfedilmiş oldu. Bu keşfi kentlerin kurulmasına olanak sağladı. Ve bu süreç, MÖ 3.000'li yılların sonunda Aşağı ve Yukarı Mısır'ın birleşmesiyle sonuçlandı.
HANEDANLAR DÖNEMİ
KRAL NARMER
Mısır tarihinde, Narmer, MÖ 3.100 yıllarında tahta çıkmış ve Mısır'ın ilk hanedanlığını kurarak siyasi birliği sağlamış bir firavun olarak tarihe geçmiştir. Narmer'in kimliği üzerine yapılan araştırmalar, Antik Mısır'ın siyasi ve kültürel evrimini anlamamıza yardımcı olurken, Araştırmacılar arasında bazı tartışmaları da beraberinde getirmiştir.
Narmer'in Aşağı ve Yukarı Mısır'ı siyasi olarak birleştirdiğine inanılmaktadır. Bu birleşme, Mısır tarihinin dönüm noktalarından biri olarak kabul edilir ve Narmer'in liderliğindeki bu hareket, ülkenin daha sonraki krallıklarının temelini oluşturmuştur. Hierakonpolis'te bulunan Narmer Tabletleri, bu birleşmeyi sembolik olarak tasvir eden önemli bir arkeolojik bulgu olarak dikkat çeker. Tabletlerde, Narmer'in taşıdığı semboller ve Mısır'ı simgeleyen sahneler bulunur.
Ancak Narmer'in kimliği konusunda bazı belirsizlikler vardır. Bazı araştırmacılar, Narmer'in aynı zamanda "Akrep Kral" olarak bilinen Ka olduğunu öne sürerler. Bu teoriyi destekleyen bazı kanıtlar, Narmer'in sembollerinin ve Hierakonpolis'teki buluntuların Akrep Kral'ın sembollerine benzerlik göstermesidir. Bununla birlikte, geleneksel olarak Manetho'nun firavun listesinde geçen ve Mısır'ı birleştiren Menes'in aslında Narmer veya onun oğlu Hor-Aha olabileceği öne sürülmüştür.
Narmer'in ailesi ve soyu da onun hükümdarlık dönemindeki önemli unsurlardan biridir. Narmer'in karısı Neithhotep A ile birlikte en az iki oğlu vardı: Hor-Aha ve Djer. Hor-Aha, Narmer'in ölümünden sonra tahta geçmiş ve Narmer'in birleştirici politikalarını sürdürmüştür. Djer ise Hor-Aha'nın ardından tahta geçmiş ve Mısır krallığını daha da güçlendirmiştir. Narmer'in mezarı, Abidos'un Umm el Ga'ab bölgesinde bulunmuş ve Akrep Kral (Ka)'nın mezarına yakın bir konumda yer almıştır. Bu mezar, Narmer'in döneminin arkeolojik kanıtlarından biridir ve onun Mısır'ın birleşik krallığının oluşumunda oynadığı rolü doğrulamaktadır.
Narmer'in etkisi ve Mısır'ın dönemindeki kültürel etkileşimleri, Nahal Tillah kazısı sırasında İsrail'de bulunan bir seramik parçada görülebilir. Bu seramik parçası, Narmer döneminin sanatsal ve ticari ilişkilerini yansıtan önemli bir bulgu olarak kabul edilir. Seramik üzerindeki Narmer'in sembolleri, eski Mısır'ın gücünü ve ticaret ağlarının uzanışını göstermesi bakımından oldukça anlamlıdır.
ESKİ KRALLIK DÖNEMİ - ÜÇÜNCÜ HANEDAN
Eski Krallık Dönemi MÖ 3150-2181 yıllarını kapsayan ilk dönemdir. Tarihi kronolojiye göre bu dönem 3 hanedandan oluşur 3-4-5-6 (1-2 hanedanlar hariç) Kral hüküm sürmüştür bazı kaynaklarda değişiklik gösterebilir. Siyasi birlikten sonra gelişme göstermiş ve Mö.2181 yılında 1. Ara dönem olarak adlandıracağımız bir döneme girecektir. Eski Krallık döneminde aynı zamanda firavunlar tanrı olarak görülmeye başlamış, devasa anıtlar ve piramitler yapılmaya başlanmıştır.
Üçüncü Hanedanlık
İkinci Hanedandan, Üçüncü Hanedana nasıl ve neden geçtiği hakkında tarihi bir belge maalesef yoktur. Memathap isimli kraliçenin adını İkinci Hanedanın son zamanlarında ve Üçüncü Hanedanın başında geçmesi tahta geçiş geleneğinin değişmiş olabileceğinin göstergesidir ve bu hanedanın zamanında başken Memfis'e taşınmıştır.
Ünlü Mısır tarihçisi Menethon ne kadarda Mısır tarihi için büyük bir kaynak olsada Üçüncü Hanedan için saydığı 9 kral tarihi belgeler ile doğrulanamamıştır ve son bilimsel araştırmalarda 5 kral bu hanedanda var olduğu görüşü hâkim olmuştur.
Üçüncü Hanedanın Sakkara Listesinde ilk kral olarak kayda geçen Coser'dir. Abidos ve Torino listelerinde ise ilk kral Nebka'nın Sanakht adıyla bildiğimiz aynı kral olduğu ve kralın Üçüncü Hanedanın üçüncü kralı Haba'dan sonra tahta geçmiş olduğu tartışma konusu olsada kabul edilmektedir.
Üçüncü hanedanın en ünlü Kralı Caser'in Horus adı "Neterihet" olarak geçmektedir. Annesi Nemathap olduğuna göre bir önceki hanedanın son firavunu Hasehemvi'nin eşi olarak gözüken bu addaki Kraliçe dolayısıyla onun Hasehemvi oğlu olduğu sonucuna ulaşabiliriz. Babasının adı kayıtlara geçmemiş. Coser zamanında kuzey Memfis başta olmak üzere birçok askeri sefer düzenlenmiş sina da dahil ve bölgede egemenlik güçlendirmiştir. Siyasi ve ekonomik açıdan mısırın lehine olmuştur.
Coser zamanında yaşanan en büyük olaylardan biri de sonraları geleneğe dönüşecek olan ilk piramidi yaptırmış olmasıdır. Öldükten sonra bile ihtişamlarının sürdürülebilmesi için Mısır inancınında etkisiyle bu gelenek sonra gelenlerede örnek olmuştur.
Hanedanlar Öncesi ve Erken Hanedanlar dönemimde kerpiçten yapılan dikdörtgen planlı mastaba mezar inşaası Üçüncu Hanedan ile mimaride yeni görünümler yer almaya başlamıştır. (Bu dönemde mastaba mezar inşaası tamamen terkedilmemiştir) Coser'in anıtsal mezarı ilk olarak mastaba olarak başlamış daha sonra basamaklı piramide dönüştürülmüştür. Eski Mısır'ın en büyük vezir ve mimari olan İmonhotep tarafından yapılmıştır. İmonhotep sadece mimar değil tıp ve astronomi ile de yüksek bir seviyede olduğu Üçüncü Hanedan sonrası tanrı olarak anılan, kayıtlara geçen biri olmuştur.
Basamaklı piramitlerin oluşması daha öncesi dikdörtgen olan Mastaba mimarisinin kare planlı üst üste çıkılarak gittikçe küçülen Mastaba ile piramit şeklini aldığını görmekteyiz. Antik Mısırın başkenttinden Memfis'in yakınında günümüz Kahire'nin 30 km güneyinde Sakarya'da inşa edilen bu yapı kendisinden sonra yapılacak piramitler öncü olucak. 60 metre yüksekliğindeki Coser'e ait basamaklı piramidinin içinde sadece kendisi değil onbir kraliyet mensubunun da mezarı bulunmaktadır.
Üçüncü Hanedanın Coser'den sonraki Kralı hakkında pek fazla bilgi yok. Ondan sonra tahta geçen Sekhemhet adlı Kral zamanında bir piramit inşası başlamış ve kısa süre sonra ölümü nedeniyle inşasının yarım kaldığı bilinmektedir. Araştırmacılar eğer inşası tamamlanmış olsaydı Caser'in basamaklı piramidinden daha ihtişamlı olacağı konusunda hemfikirlerdir.
Sekhemhet'den sonra tahta az bir süre kalmış olan Haba tahta geçmiş ve onunda Zawiyat El-Aryan da yarım kalmış bir piramidine ulaşılmıştır. Ondan sonra Senehte (nebkare) adındaki bir Kral sonrada Huni tahta geçmiş onunda piramidi yarım kalmış sonrada Dördüncü Hanedan zamanında inşası bitmiş. Piramidin adı Meidumda'dır Bir Sonraki Dördüncü Hanedanın ilk firavunu Snefru Huni'nin bir cariye sinden olan oğludur bu durum bir sülale değişikliğinin gerekçesidir
Üçüncü Hanedan dönemi her açıdan bir sonraki Dürdüncü Hanedanın temelinin oluşmasında etkili olmuştur daha sonraları mimaride ve teknikte daha ihtişamlı örnekler sonraki hanedanda devam edecektir.
ESKİ KRALLIK DÖNEMİ - DÖRDÜNCÜ HANEDAN
Antik mısır tarihinde mezar ve anıt yapımının en zirve olan dönemi Dördüncü Hanedan dönemi gelişmiş ve adını en çok duyurmuştur. Bu dönemi parlak kılan güçlü siyasi yönetim ve bölge refahının olmasıdır. Üçüncü hanedan gibi bu döneminde başkenti Memfis'tir Üçüncü Hanedanın son kralı Dördüncü hanedanın ilk kralının babasıdır. Dördüncü hanedana geçmesinin nedeni resmi kraliçeden değilde cariyesinden olmasıdır. Merensakh'tan doğmuş oğlu olması Snefru'nun tahta bulunması dolayısıyla yeni bir hanedan başlamış oluyor. Snefru tahtını meşrulaştırmak için babasının resmi eşinden olan kız kardeşi ile evlenmiştir.
Snefru'nun adı Menethon tarafından "Soris" olarak verilmektedir. Horus adı ise "Hakikatin efendisi" anlamına gelen "Nebemaat"tır onun yaptıkları hakkındaki belgeler Palermo Taşından öğrenmekteyiz. Snefru Delinince akla gelen en önemli icraat Dördüncü Hanedan döneminin en ihtişamli piramidi inşa etmesi olmuştur.
Dahshur mezar tapınağından, Sed festivalinin beyaz cüppesini giyen Sneferu'yu gösteren ve şimdi sergilenen bir kabartmanın detayı
Snefru zamanında gerçek piramit biçiminde inşa edilmiş ve boyutları büyümüştür. Snefru'nun ilk olarak Medium da babasının inşasını başlatmış ama tamamlanamamış olan piramidi tamamladığı araştırmacılar tarafından öne sürülmektedir. Bu konuda aynı zamanda şüpeler ve tartışmalarda bulunmaktadır.
93.5 Metre olan Medium piramidinin Huni'ye ait olduğuna dair hiçbir belge yoktur. Snefru kendisi için yaptırdığı piramitler Nilin batı kıyısını Kahire'nin 40 km güneyini tercih etmiştir. Basamaklı piramitlerden sonra daha gerçek piramit formları görmekteyiz.
Snefru zamanında yapılan ilk piramitlere önce basamaklı daha sonraları gerçek piramit biçimine çevrildiğide düşünülmektedir. Daşur'da yapılan ilk piramitte yapım hatası sonucu belli bir yükseklikten sonra eğimi azaltılarak bitirilmek zorunda kalmıştır. Piramidin tepe noktasına doğru oluşan bir dirsek sonucu adı eğri piramit olarak adlandırılır.
105 m yüksekliğe sahip bu piramit mediumdakinden sonra ikinci büyük yapılandır. Üçüncüsü yine Snefru tarafından Dahşur'da yapılmış ve kralın aynı bölgede bir piramit inşasına giriştiği biliniyor.
Mimarisinde hatasız olan bu piramit kırmızı renkli kreç taşı kaplandığı için "Kızıl Piramit" diye adlandırılmıştır. 104m yüksekliğindeki bu piramit aynı zamanda kuzey piramidi olarakta adlandırılmaktadır Snefru'nun ölümünden sonra bu piramide gömüldüğüde tahmin edilmetedir.
Snefru zamanında yapılmış devasa iki büyük piramit ve kraliyet ailesine ait mezar inşaları bu kral döneminin ne kadar zengin olduğunun göstergesidir. Bu zenginliğin kaynağı ise büyük ölçüde vergi ve ticarettir. Askeri seferlerde elde edilen ganimetlerde önemlidir. Maden ve taş kaynaklarından yaralandığını bildiğimiz Sina'ya askeri sefer yapıldığı ve Mısırın buradaki çıkarını koruduğu ve ham maddeye olan ihtiyacını görmekteyiz.
Palermo Taşın'da Güney Nubyada yapılam bir seferden bahsetmekte bu seferde yedibin tutsak ve yirmibin büyük baş hayvan ganimet olarak ele geçirilmesini yazar. Aynı kaynakta Libyaya yapılan seferde onüçbin tutsak onüçbinyüz büyük baş hayvan ganimet olarak ele geçirilip Mısıra getirilmesinden bahseder. Aynı zamanda bu bilgiler Mısırın ihtiyaçlarının nasıl karşılandığı konusunda bilgi veren kayıtlardır.
Palermo Taşında adı verilmesede araştırmacıların Lübnana olduğunu tahmin ettiğimiz kırk gemiyle barışçıl bir seferle sedir ağacı kerstereleri getirildiği belirtilir. Bu malzemeler tekne ve sal yapımında kulanılmıştır.
Snefru'nun çok sayıda çocuğu olduğu ve çocuklarını devlet kadrolarına yerleştirildiği bilinmektedir. En büyük oğlu Nefermaet onun vezirliğini yapmış ama kendisinden önce ölmüştür. Ondan sonraki oğlu Kanefer vezir olmuş Khufu zamanında bile görevine devam etmiştir.
Dördüncü Hanedanın İkinci kralı Khufu'dur (Keops). Pekçok kaynakta egemenlik yılı farklılık gösterir. Tarino Papirusuna göre 23 Heredot'a göre 50 Menethon'a göre 63 yıl tahtta kalmıştır. Khufu zamanında yaşanan olaylar tarihi kaynaklar pek bahsedilmez. Mısıra en görkemli yapısını yaptıran kralı tasvir eden küçük bir heykelden başka bir şey yoktur.
Snefru ve onun babası Huni merhametli krallar olarak aktarılırken. Khufu Heredot hemde Hiksoslar Döneminde yazılan Eski Kralık döneminde yazılan Beş efsenede Westcar Papirusunda zalim olduğu aktarılır bunun nedeni onun döneminde Giza'da yapılan büyük piramittir. Mısırda hiçbir piramit inşası bu kadar abarılmamıştır ve döneminde üç büyük piramit inşası tamamlanmıştır.
Khufu'nun çocukluğunda ve gençliğinde Mısır'daki inşa projereinden etkilendiği ve hayata bakış açısının değiştiği kabul edilir. Babasından Khufu Mısır'ın imkanlarının el vermesiyle en büyük piramidi yapmaya girişmiştir.
...
Khufu'nun dokuz çocuğu olduğu belgelerde yazmaktadır. Ölümünden sonra yerine Cadefre (Redecef) geçmiştir. Giza'nın kuzeyinde Abu Ravaş'ta yarım kalmış bir piramidi bulunmaktadır. Dördüncü Hanedanlık zamanında tanrı Ra'nın önem kazanması kralların adlarında değişkliğe yol açmıştır. "Ra gibi sonsuz" anlamına gelen Ra adının içinde bulunan teofor ismi taşıması ve Ra'nın oğlu ünvanınıda ilk kez o kullanmıştır.
Cedefreden sonra mısır tahtına Khafre (Kefren) oturmuştur. Bu kralın Khufu'nun olduğu söylenmektedir. O da Ra'yı içinde bulunduran teofor isimİ taşımıştır. Khufu'nun piramidinin yanında bulunan aslından üç metre daha kısa olan ve daha büyük görünen ikinci en büyük piramidin sahibidir.
Khafre piramidinin tören yolunda bulunan büyük sfenksin onu tasfir ediği bilinmektedir. Bu sfenks aslan bedenli insan başlı yapı gizada inşa edilen piramitlerin arta kalan malzemesinden yapılmıştır.
Menkaure (Mikerinos) Dördüncü Hanedanın beşinci kralıdır. Gizada 66,5 metre yüksekliğinde en yüksek üçüncü piramidin sahibidir. Bu boyutta piramit inşasının son örneğidir. Daha önceleri inşa edilen piramitlerin yarattığı ekonomik sıkıntılar Menkaure'nin piramidinin daha öncekilere göre küçük boyutlarda yapılmasına neden olmuştur.
Menkaure'den sonra oğlu Şepseskaf Dördüncü Hanedanın altıncı kralı olarak tahta geçmiştir. Bu kralın zamanında yaşanan olaylar kayıtlara geçmemiş Dördüncü Hanedanda ünlü olan piramit yapma geleneğini terk etmiştir. Sakkara'da kendine bir Mastaba inşa ettirmiştir. Eşi olan kız kardeşi Kentakus'un oğlunun bundan sonraraki Mısır kralı olduğu ve hanedan değişikliği olduğunu görmekteyiz.